14 Ağustos 2011 Pazar

Kadına karşı şiddet

Şiddet kelimesi; İngilizce'de karşılığı "violence" kavramıdır. Şiddet mefhumu, yıllar öncesine nazaran artık günlük hayatımızda daha fazla telaffuz edilir olmuştur. Ve bundan dolayıda bir bilinçaltı oluşmuştur. İnsan dediğimiz varlık gördüğü ve duyduğu her şeyi esas olarak unutmaz ve bu şeyleri kaydeder. Kayıt yeri de işaret ettiğimiz gibi bilinçaltıdır. Bilinçaltının oluşumu medya, toplumsal yapı, aile vb. etkisi iledir. 

 Medya hayatımızda hiç yer almadığı kadar günümüzde yer almaktadır. 21. yy.'da yalnızlaşan insan medya araçları ile yalnızlığını yok etmeye çalışmakta ve onun sunduğu her şeyi doğru olarak kabul etmektedir.

 Medyanın, insan hayatında bulunduğu yere kısaca değindikten sonra aile kavramı ise karşımıza şu şekilde çıkmaktadır:
 Toplumsal yapımız içinde bulunan aile; bireylerin yetiştiği eğitim aldığı bir kurumdur. Bir bakıma sorunların başlangıcında yer almaktadır. Anayasal zeminde en üst korumaya alınmış olunan aile, muhtevasında bulundurduğu bireyleri yetiştirirken hatalı söylemlerde bulunmakta ve özellikle kadına karşı şiddeti bu söylemler ile meşru bir zemine -kasten olmasada- oturtmaktadır. Bu halde yetiştirilen bireylerde sağlıksız hareketlere başvurmakta ve şiddeti çözüm materyali olarak kullanmaktadır.
 İş bu şiddet kavramı, üstte kısaca anlatıldığı şekilde oluşmakta ve günlük hayatta karşılaşılmaktadır. Şiddetin bir türü olan "kadına karşı şiddet" toplumumuzun kanayan yarası haline gelmiştir. Sokakta, işyerinde yani günlük hayatta canlı şahitleri gün geçtikçe artmaktadır. Bu asit yağmuru da toplumumuza büyük zararlar vermektedir. Medya; görevi gereği haberlerinde şiddetle mücadele etmeye çalışması gerekirken tam tersi istikamette reyting uğruna bu haberleri zararlı bir şekilde önümüze getirmektedir. Örneğin; bir şiddet olayını kınaması gereken medya, şüpheliye mikrofonu uzatmakta ve pişman olup olmadığını sormaktadır, şahıstan aldığı şiddet taraftarı söylemi insanların bilinçaltına sokmaya çalışmaktadır. Bu durum kötüye işarettir eski bir deyimle; sağır kulağa su kaçırmaktır. Haberde vurgulanması gereken mağduriyet iken bir anda vurgu, şüpheli şahsın bozuk ve zararlı söylemleri haline gelmektedir. Bu şekilde her taraftan saldırıya uğrayan toplum yapısı biraz daha yozlaşmaktadır. Kötü niyetli kişiler şiddet argümanının normalleştiğini zannedip ve bir bakıma kendilerine meşru zemin oluştuğu düşüncesine kapılmaktadır..Bunun sonucunda da şiddet ve mağdurları, özellikle kadın mağdurların sayısı artmaktadır. Kadını koruması gereken ve şiddetle mücadelede rol alması ihtiyaç dahilinde olan medyanın, daha sağduyulu davranması gerekir.Aile ise daha doğru ve sağduyulu bireyler yetiştirmekle mükelleftir. 
 Şahıs olarak eğer bir şiddet olayına tanık olursak, derhal kolluk kuvvetlerine olayı bildirmeliyiz. Bu hem bir vatandaşlık görevi hem de şiddetle mücadelede önemli bir noktadır. İnsanlar, böylece toplumsal yaşamadaki görevlerini yerine getirecek ve sağlıklı toplum yapısına ulaşmada ileri bir adım atmış olacaktır.
 Eğer şiddet görüyorsanız derhal yetkili makamlara başvurun, ilk kurtuluş adımını atın ve insanlık dışı muamelelerden kurtulun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder